Penelope Maddy çocukluğundan itibaren tutkuyla ilgilendiği konuyu; sayılar ve onları temellendiren varsayımlar arasındaki ilişkiyi anlayabilmek amacıyla Berkeley’e matematik okumaya gider, devamında kendi deyimiyle “ne olduğunu anlayamadan” felsefe doktorasına başlar. Çağdaş matematik felsefesinin en etkili figürlerinden biri haline gelen Maddy’nin, başlangıçta Gödel’den etkilenerek savunduğu “gerçekçi” görüşlerini yıllar sonra değiştirerek, yeni “doğalcı” bir felsefeyi benimsemesi ve kümeler kuramından yola çıkarak özgün bir düşünceyi inşa etmesi özellikle dikkat çekicidir.
Maddy 1950 yılında Tulsa, Oklohoma’da dünyaya gelir. Küçük yaştan itibaren matematiğe ilgisi olmuştur. Fakat 9. sınıfa geldiğinde bir cebir dersinde sayıların kümeler olarak, birtakım nesnelerin koleksiyonları biçiminde ifade edilebildiğini öğrendiğinde ilgisi giderek tutkuya dönüşür. O yılları anlatırken 1 sayısının sezgisel küme kuramıyla tanımlanabildiğini ve 2+2=4’ün aksiyomlar aracılığıyla kanıtlanabildiğini öğrendiğinde ne kadar etkilendiğinden bahseder. Bunları lise matematik öğretmeninin dolabını karıştırırken bulduğu bir soyut cebir kitabında görmüştür! Kümeler kuramını öğrenmek ve bu alanda çalışma yürütmek hayaliyle Berkeley’in matematik bölümüne gelir. Kümeler kuramında açık bir sorunun çözümün neye benzeyeceğini bile hayal edemeyen Maddy, bu alandaki en önemli gelişmelerin yaşandığı bu okuldaki dersleri heyecanla takip eder.
Matematiğin birçok dalı içerisinde ifade edilebildiği için oldukça önemli olan kümeler kuramına yakından bakalım. Kümeler kuramından bahsedilince genel olarak ZFC ismi verilen versiyonu aklımıza geliyor. Ama bundan başka, farklı aksiyomlara ya da farklı şekillerde ifade edilmiş aksiyomlara dayalı küme kuramları da bulunuyor. Bununla beraber süreklilik hipotezi gibi ZFC’ye eklenip eklenilmemesine kesin olarak karar verilemeyen aksiyomlara da rastlamak mümkün. Bu özellikleri kümeler kuramını ne kesin doğrular içeren bir mantık dalı ne de nötr matematiksel bir dil olarak kabul etmemize engel oluşturuyor. Aksine bu kuram kendine özgü nesneleri ve evreni olan bağımsız bir matematiksel teori olarak kabul edilir.
Maddy’nin ilgisi zamanla küme kuramının temellendirilmesine ve metodolojisine yönelir. Üniversite yıllarında kümeler kuramından yola çıkılarak matematiksel nesnelerin gerçekliklerinin ne felsefeye ne de bilime ihtiyaç duyulmayacak şekilde gösterebileceğini düşünür. “Yeni aksiyomlara ne kadar ihtiyaç vardır?” , “Aksiyomlar nasıl savunulabilir?” gibi soruları bu anlamda sadece matematiksel zeminde incelemeyi düşündüğü bir tez konusuyla Princeton’da doktoraya başvurur. İlginç bir gelişme yaşanır. Maddy’nin tez konusu kabul edilir ama başvurduğu matematik bölümüne değil bilim tarihi ve felsefesi bölümüne kayıt olması istenmektedir. Maddy başta kabul etmek istemediği zorlu bir geçiş dönemi yaşasa da yıllar sonra üniversitenin haklı bir müdahalede bulunmuş olduğunu anlatır. Sonunda “küme kuramsal gerçekçilik” üzerine tezini tamamlar ve bilim felsefecisi olarak kariyerine başlar. İlerleyen yıllarda sembolik mantık ve çeşitli matematik konularında da dersler verir.
Yıllar içinde matematiğin kendi kendine yeten (otonom) bir sistem olduğuna dair, ve matematiğin ancak matematikçilerin belirleyeceği hedefler doğrultusunda ilerleyen bir uğraş olması ile ilgili görüşlerini geliştirir. Sonuçta matematiği hem kendi içinde gerçekçi hem de bilim odaklı bir felsefeden de yararlanması gereken bir pratik olarak tanıtan felsefesini kurar.
Maddy felsefeci olarak kariyerinde dilinin yalınlığı ve kolay okunurluğu ile övgü toplar. 1998 yılından itibaren Amerikan Bilimler Akademisine seçilir, 2006 yılında ise Alman Matematik Derneği tarafından verilen “Gauss Lectureship” ödülü ile onurlandırılır. Maddy günümüzde California Üniversitesinde mantık ve matematik felsefesi alanlarında çalışmalar yürütmektedir.
Kaynaklar:
Mathematics Genealogy Project: Penelope Maddy.
Richard Marshall, The Stuff of Proof, www.3-16am.co.uk (Weekly interviews with contemporary philosophers).
Laura Vanderkam, “Penelope Maddy: A Philosopher You Can Count On”, Scientific American.