Dusa McDuff

0 Shares
0
0
0
0

İngiliz bir aileden gelen Dusa McDuff, çocukluğunu İskoçya’nın Edinburgh kentinde geçirir. Babası Edinburgh Üniversitesinde genetik profesörü, annesi ise mimardır (annesinin çalışıyor olması yaşadığı yer için olağandışı bir durumdur, çevresindeki diğer tüm anneler ev hanımıdır). Matematikçi olmaya çok genç yaşta karar veren McDuff, bir kız lisesinde eğitim aldıktan sonra matematik okumak için Edinburgh Üniversitesine geçer. Aslında Cambridge Üniversitesinden burs teklifi almıştır ama o dönemki erkek arkadaşı ile Edinburgh’ta kalmayı tercih eder. Lisansüstü eğitimi için Cambridge’e geçtiğinde bu sefer artık eşi olan erkek arkadaşı onunla gelecektir. 

Doktora sırasında yaptığı 6 aylık Moskova ziyareti, McDuff’ın kariyerinde önemli bir yere sahip olur. Aslında sadece Rus bir şairle çalışmayı planlayan eşine eşlik için yaptığı gezide, ünlü matematikçi Israil Gelfand ile çalışma fırsatı bulur. Geniş ilgi alanlarına sahip olan Gelfand, hem McDuff’ın bir matematikçi olarak ufkunu açar, hem de onu topoloji ile tanıştırır.

Cambridge’e dönüşünde topoloji ile ilgilenmeye devam eden McDuff, doktorasını aldıktan sonra bir süre York Üniversitesinde Graeme Segal’la çalışır. Çevresinde çok kadın matematikçi olmaması ve ilk çocuğunu büyütmeye ayırdığı zaman kariyerinden biraz geri adım atmasına sebep olur. 1974’te MIT’den aldığı bir senelik teklif ona nasıl bir matematikçi olmak istediğini hatırlatır. Sonrasında İleri Araştırmalar Enstitüsüne başvurur, ve orada Segal ile çalışmaya devam eder. İngiltere’ye döndüğünde Warwick Üniversitesi’nde bir pozisyon bulur. Bu süreçte eşinden ayrılmış olan McDuff, Princeton’da çalışan matematikçi John Milnor’la (okuyucularımız kendisini 43. nüshamızdan hatırlayabilirler) dostluk kurar ve ona daha yakın olabilmek için New York Stony Brook Üniversitesine geçer. 

McDuff 1980’lerde, o dönemde yeni popülerleşmeye başlayan simplektik geometri alanına yönelir. Simplektik geometri, matematiğin simplektik manifoldlar isimli objeleri çalışan bir dalı. Manifoldları, bilmeyenler için, üzerindeki her noktanın komşuluğu topolojik olarak R^n’ye benzeyen yapılar olarak tanımlayabiliriz, mesela bir kürenin yüzeyi yakından baktığımızda düzleme, yani R^2’ye benzer. Simplektik sıfatı bize bu manifoldumuzun yanında, bize alan ölçmek için bir yöntem veren simplektik bir diferansiyel 2-form olduğunu söylüyor (Bu koşul kullandığımız manifoldları çift boyutlu olmaya zorluyor. Tek boyutta benzer bir yaklaşımla, 1-formları kullanarak kontakt manifoldlar tanımlanıyor). İlhamını klasik mekanikten alan bu alan, matematiksel fizikle güçlü bağlara sahip.

Dusa McDuff bugün hala çalışmaya ve üretmeye devam ediyor. Sonradan evlendiği John Milnor’un da geçiş yaptığı Stony Brook Üniversitesinde Emeritus unvanlı bir profesör, Barnard Kız Kolejinde de Helen Lyttle Kimmel’in ismini taşıyan profesörlük pozisyonunda. Birleşik Krallık’ta bilimi desteklemek için kurulmuş ve 1600’lerden beri aktif olan Kraliyet Akademisinde prestijli bir üyeliği var. 2018’de bu organizasyon tarafından Sylvester Madalyası’na layık görüldü, akademinin tarihi boyunca içlerinde Poincaré, Cantor, Hardy ve Littlewood gibi önemli isimler olan 43 matematikçiye verilmiş bu ödülü alan iki kadın matematikçiden biri (diğeri de Dame Mary Cartwright, kendisinden 59. nüshamızda bahsetmiştik). McDuff’ın son yıllarda aldığı bir diğer ödül de Amerikan Matematik Derneğinin matematiğin en iyi anlatıldığı çalışmalara verdiği Leroy P. Steele Ödülü. Bu ödül Dietmar Salamon’la beraber yazdıkları J-Holomorfik Eğriler ve Simplektik Topoloji kitabına verilmiş, hem bu konuları iyi öğrenmek, hem de çok güzel yazılmış bir matematik kitabını incelemek isterseniz, bahsettiğimiz kitaba buradan ulaşabilirsiniz.

Kaynakça:

Bunları da sevebilirsiniz