Norbert Wiener (1894-1964)

0 Shares
0
0
0
0

Şu matematikçi şakasını belki duymuşsunuzdur:

Matematikçi Nobert Wiener ailesiyle yeni bir eve taşınacaktır. Çok dalgın olduğunu bilen karısı, kahvaltıda o gün taşınacaklarını hatırlatır, yeni anahtarını verir ve yeni evin adresini özenle bir kağıda yazarak kocasının cebine koyar. Ne var ki Wiener öğleyin birileriyle konuşurken dalıp adresinin yazılı olduğu kağıda bir şeyler çiziktirir ve işi bitince de çöpe atar. Eve dönme saati gelince ise alışkanlığı gereği eski adreslerinin yolunu tutar ama evde kimse yoktur. Üstüne eşyaları da kaybolmuştur! Paniğe kapılan Wiener yolun karşısında gördüğü kız çocuğuna seslenir: “Lütfen bana yardım edin! Evim bomboş, anahtarım da çalışmıyor.” Kız sakince cevap verir: “Merak etme baba, annem kaybolacağını tahmin edip beni yolladı.”

Bu haftaki konuğumuz yukarıdaki benzeri pek çok hikayeye konu olmuş; matematik çalışmalarıyla olduğu kadar şahsına münhasır karakteri ve dalgınlığıyla da nam salmış profesör Norbert Wiener. 

Wiener’ın sıradışı bir çocukluğu olur. Harvard’da bir profesör olan babası, çocuğunun yetenekli olduğunu fark eder ve eğitimini küçük yaştan itibaren üstlenir. Onun güçlü karakteri uzun süre oğlunun hayatına yön verir.  Liseyi 11 yaşında bitiren Wiener, 14 yaşında Tufts Üniversitesi matematik bölümünden mezun olur, 18 yaşında ise Harvard’dan doktorasını alır. Tezi matematik felsefesi üzerinedir ve konulardan biri de Bertrand Russell’ın felsefesidir. Wiener için sıradaki adım, Russell ile çalışmak için Cambridge’e gitmektir. Bunun bir avantajı da, babasının etkisinden bir nebze uzaklaşmak olacaktır.

Wiener Russell ile çalışırken çok şey öğrenir, özellikle görelilik teorisi konusunda. Bununla beraber, Russell’ın ona en büyük etkisi belki de ona matematik felsefesi çalışmak için matematiği daha iyi bilmesi gerektiğini söylemesi ve onu bu alanda yönlendirmesidir. Wiener, G. H. Hardy’nin derslerine katılarak ondan kompleks analiz ve Lebesque integrallerini öğrenir. Russell’ın olmadığı bir sene ise Göttingen’i ziyaret ederek Edmund Landau ve David Hilbert’ten dersler alır. 

Bu süreçte Birinci Dünya Savaşı patlak verdiği için ortalık karışmıştır. Amerika’ya dönen Wiener uzun süre alanında iş bulamaz, mühendislik ve gazetecilik alanında kısa pozisyonları olur. Sonunda 1919’da William Osgood’un desteğiyle Massachusets Teknoloji Enstitüsünde (MIT) işe başlar. Orada 1960’daki emekliliğine kadar devam eder, ve hem çalışmaları hem de karakteriyle oradaki matematik kültürünün önemli bir parçası olur. Hakkında düzinelerce hikaye dolaşır. Bunlardan bazıları yanlış derslere girmek, notlarını unutmak, konuşmalarda uyumak, tanıdığı kişileri hatırlamamak gibi daha klasik hikayelerdir. Bazıları ise yazıda verdiğimiz örnekler gibi daha çılgındır. Gerçek ikisinin ortasında bir yerlerde olsa gerek.

Wiener’ın çalıştığı konulardan biri bir sıvı (veya gaz) içinde asılı parçacıkların rastlantısal hareketlerini tarif eden Brown hareketleridir. Wiener bunu tarif eden denklemlerin sağlaması gereken özellikleri anlamaya çalışırken Wiener ölçümünü tanımlar ve stokastik süreçler alanına öncülük eder. İletişim teorisi konusundaki çalışmalarının sonucu ise ismini kendi koyduğu yeni bir alandır, konuya istatistiksel açıdan yaklaşan sibernetik veya güdüm bilimi alanı.

Bu süreçte 7 doktora öğrencisi de yetiştiren Wiener, emekliliğinden dört sene sonra, 1964’te hayatını kaybeder. Aldığı ödüller arasında Ulusal Bilim Madalyası vardır, kendi ödüllerine de ilham olmuştur. Bugün hem uygulamalı matematik, hem de bilgisayar etiği alanlarında Wiener adına ödüller veriliyor.

Yazımızı başka bir Wiener hikayesiyle bitirelim (Daha fazla hikaye için Bruce Jackson’un yazısına göz atabilirsiniz):

MIT’de okuyan bir genç, ünlü profesör Wiener ile tanışma konusunda çok heyecanlıdır. Bir gün kendisini koridorda görür ama bir süre konuşmaya çekinir. Düşünceli bir şekilde volta atmakta olan Wiener kimbilir hangi önemli probleme kafa yormaktadır. En sonunda cesaretini toplar ve selam verir: “İyi günler Profesör Wiener”. Profesör Wiener heyecanla cevap verir: “Wiener! Aradığım kelime buydu işte!”.

Kaynakça:

Bunları da sevebilirsiniz